Tülay Hatimoğulları’ndan Bahçeli’ye Demirtaş’tan yanıt: Kahramanlıktan başka sözü yok
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin küme toplantısında açıklama yaptı.
Konuşmasına Ekim Devrimi’nin 106’ncı yıl dönümünü hatırlatarak başlayan Hatimoğulları, “ Bayraklarını asla yerde bırakmayacağız. “Ekim Devrimi hayalleri gerçekleşene kadar çabalarımız devam edecek” dedi.
ANA DİLDE EŞİT VE ÜCRETSİZ EĞİTİM SÖZÜ
MA’nın haberine göre Hatimoğulları, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluş yıl dönümü olan 6 Kasım’a değinerek, YÖK’ün 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin eseri olduğunu vurguladı. Hatimoğulları, “Maalesef bu kurum bu kurumun AKP’nin iktidar olmadığı dönemde çok eleştirdiği bir kurumdu ama AKP iktidara geldikten sonra YÖK’ü kendi kurmuş gibi sahiplendi ve YÖK ile birlikte üniversiteleri terörize etmeye devam etti. Dümeni alınca bir kenara bırakıldılar. O kurumun tüm olumsuzluklarıyla yönetmeye devam ediyorlar. Bakın gençler diyor ki: ‘Barınamıyoruz, fakirleştik.’ “Yoksulluk nedeniyle intihar eden gençlerin sayısı artıyor. KYK yurtlarında gençler bozuk asansörlerde hayatını kaybediyor ama bu hükümet ve YÖK buna tamamen seyirci kalıyor” dedi.
Hatimoğulları, asansör nedeniyle yaşanan ölümlerin kaza değil “katliam” olduğunu belirterek, “AKP’nin acısı YÖK’ü değiştirmek değil, şunu bir kez daha anladık. Devam eden bu duruma karşı gençlik meclisimizle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.” Darbe kurumu YÖK’ün zihniyeti.” “Üniversiteler, gençler, akademisyenler, ihraç edilen akademisyenler özgürleşip görevlerini özgürce yerine getirinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Anadilde bilimsel, eşit ve özgür eğitim en değerli vaatlerimizden biridir. Bunlar demokratik bir toplumun vazgeçilmezidir. toplum” dedi.
‘ANLAŞMALARI DEVAM ETTİĞİNİZ SÜRECE HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSINIZ’
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını değerlendiren Hatimoğulları, hükümetin İsrail-Filistin savaşındaki politikasını eleştirerek, “Kürt sorunu açıkça ortadayken hangi garantörlükten bahsediyorsunuz?” diye sordu. B. Bütün dünyanın seyirci konumunda olduğunu belirten Hatimoğulları, Filistin halkının yanında olduklarının altını çizerek, “Her an büyük bir insanlık dramı yaşanıyor, tek bir devlet doğru düzgün hareket etmiyor. AKP, Filistin halkıyla dayanışma mitingi düzenledi. Erdoğan’ın mitingde yaptığı konuşmayı hatırlayacaksınız. Adeta yerel seçimlere hazırlık amacıyla yapılan bir miting gibiydi. Aslında Filistin halkı için ağlayan kimse yok. Ağlamıyorlar, doğru söylemiyorlar, timsah gözyaşları döküyorlar. İç siyasette Filistin’in yanında olduğumuzu söylemeye çalışıyorlar ama bunlar doğru değil. Keşke sadece bu olsaydı. Bu platformdan defalarca davetler yaptık ve yapmaya devam edeceğiz; İsrail ile ticari ve askeri anlaşmalarınızı sürdürdüğünüz sürece hiçbir şey yapamazsınız. “Filistin halkının yanında duramazsınız” dedi.
‘HANGİ BARIŞ ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYDUN?’
Hatimoğulları konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi diyor ki ‘garantör olalım. Barışı sağlayalım’. Derhal ateşkes çağrımızı elbette sürdürüyoruz, yineliyoruz ama burada AKP liderine soruyoruz: Kaç ülkeyi, kaç toplumu, kaç savaşı, kaç çatışmayı analiz etmede rol aldınız? Hiçbir şey. Barışı sağlama sorumluluğunu üstlendiniz mi? Hiçbir şey. Siz neyin garantörüsünüz? “Hiçbir şeyin garantörü olamazsınız. Türkiye’de Kürt meselesi bu kadar canlıyken ve siz barışsever insanların barış çağrılarına kulak vermiyorken, hangi barıştan, hangi garantörlükten bahsedeceksiniz? Erdoğan, İsrail-Filistin savaşıyla ilgili ‘savaş halkın vicdanını bitiriyor’ diyor. ‘Bir gece aniden gelebiliriz. “Gece gündüz Kürtlerin üzerine bomba yağdıran hükümetin başkanı vicdan sahibidir ve bu sözleri söylüyor. Kalpleriniz katılaşmış. Kalpleriniz o kadar katı ki Ortadoğu’da firavun olarak anıtınız dikilecek. Bu kadar. kalbin ne kadar katılaştı.”
‘HÜKÜMET DEĞİŞSE DE DEĞİŞMEYEN İKİ SORUN: KÜRT VE ALEVİ SORUNU’
“Türkiye’de hükümetler değişse de değişmeyen iki temel sorun var. Biri Kürt sorunu, diğeri Alevi sorunu.” diyen Hatimoğulları, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kültürü, inancı, kimliği yok saydılar Türk, Kürt, Arap fark etmeksizin Alevi toplumu sürekli katliam politikalarına maruz kaldı Yaşadıkları Bölgelerden göçe zorlandılar, göç eden Aleviler gittikleri yerlerde Aleviliği inkar etmek zorunda kaldılar. Gittiler ama Aleviler dişleriyle tırnağıyla direndiler, Cemevlerini korudular, semahlarına döndüler, lokmalarını dağıttılar. Aleviler şöyle dedi: “Bütün halklar ve inançlar gerçek haklarına ne zaman kavuşacak? Demokratik bir cumhuriyet inşa ettik.” “Demokratik bir cumhuriyette, eşit vatandaşlık temelinde, bu ülkede yaşayan tüm farklı halklar ve inançlar, kendilerini bu ülkede eşit vatandaşlar olarak görebilirler.”
Buradan muhalefete seslenmek istiyorum; Geleneksel inkar politikasını sürdürerek muhalefet olamazsınız. Alevileri yok sayarak, onların haklarını bu platformlarda savunmaya cesaret edemeyerek bu ülkenin muhalif gücü olamazsınız. “HEDEP, tüm halkların ve inançların haklarını savunduğu gibi, Alevi vatandaşlarımızın da talep ve haklarını sonuna kadar savunmaya devam edecektir.”
BAHÇELİ’YE CEVAP
Partinin grup toplantısında Selahattin Demirtaş hakkında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye yanıt veren Hatimoğulları, “Selahattin Demirtaş bu coğrafyanın namusudur. Sayın Demirtaş bizim şerefimiz ve gururumuzdur. Partimize bölücü diyenler kendilerine bakacaktır. Biz Tekçi ve ırkçı bir yaklaşıma sahip olan bu siyasi partilerden ders alacak durumda değiliz.” . Halka cevap vermeleri gerekiyor. Asıl bölücü olan kendileridir. Bu coğrafyaya tekçiliği, ırkçılığı, ilkel milliyetçiliği yayanlar, bu toprakları bölenlerdir. Kutuplaştırıcı, bölücü siyaseti meslek edindiler. Siyasi ahlaktan uzak, küfürlü, zehirli bir dil. Acaba biz olmasaydık Bahçeli grup toplantısında ne konuşacaktı? Bahçeli’nin ülkedeki yoksulluğa dair bir şey söylediğini hiç duydunuz mu? Bahçeli’nin MHP’nin ekonomik modelinden bahsettiğini duydunuz mu? Uluslararası politikada gösteriş yapmaktan ve ilkel milliyetçiliği uygulamaktan başka bir şey söylediğini hiç duydunuz mu? Hayır. Ama her gün her grup toplantısında bize hakaret etmeyi kendine görev edinen Bahçeli’ye bu platformun başka bir siyasi partiye hakaret edebileceğiniz bir platform olmadığını bir kez daha söylüyoruz. Bu kürsü milletin kürsüsüdür.” (HABER MERKEZİ)